Sahip olduğu en güzel isimlerin ve sıfatların kemaletle layıkı olan Allah’a sonsuz hamdolsun.
Salat ve selam; omuzlarına yüklenen risalet görevini hakkıyla ifa eden Hz. Peygamber Efendimiz’e olsun.
Şey kabilinden her varlığı adalet üzere yerli yerince yarattı Yüce Yezdan. Mana kuşattı kainatı. Mahlukat, Rahman’ın adaleti gereği imkanlara kavuştu. Ve insan... İnsan emaneti yüklenmeyi kabul etti. Çünkü çok cüretliydi. Kabiliyetlerinin bilincindeydi. Ehil yaratmasaydı Allah, teklif etmezdi, adaleti gereği emaneti yüklemezdi.
Ey insanlar,
Böyle başladı emanetle olan imtihanımız. Hakkını verebilmek ümidiyle Allah’a oldu duamız, namazımız ve hayatımız. Şayet duymamış olsaydık yüce kelamı; “Allah size emanetleri ehillerine vermeyi emreder…” ilahi fermanını, zulümle doldururduk dünyamızı. İşi ehline vermeyip beklemeye koyulurduk kıyametimizi.
Oysa kelam-ı ilahinin ilk muhatabı Kutlu Elçi, işleri ehline tevdi ederek bize dosdoğru bir yol gösterdi. Yükünü hafiflettiği devenin de hakkını verdi, kol kanat gerdiği azatlı kölenin de. Hak, onun mübarek simasında tebessüm olup müminlerin annelerine tezahür etti. Hakkaniyet, O’nun fem-i sadıkından iltifatlara dönüşüp Hz. Aişe validemizin kalb-i seliminde düğümlendi. Kadınına kırıcı söz söyleyen koca O’nun dilinden yerildi.
Hak Allah’ın zikredilmesiydi. Efendimizin gecelerinde tecelli etti zikirlerin en güzeli. En Güzel olana layık olmak için Hak ile Batıl tasvir edilmeliydi. Hak yerini bulsun diye haklının yanında zalimin karşına dikildi. Yükün altından kalkacak, yol arkadaşlığına layık Sıddık olandı hicrette yol arkadaşının biri. Diğeri hayatını ellerine bıraktığı işinin ehli bir müşrikti. Ehlinden olana ise en ağır olanı yüklemiş, hayatı pahasına evindeki yatağında bekletmişti. Sağ kalırsa şayet Hz. Ali, emanetleri sahiplerine verecekti.
Müminler için Usveyi Hasene olan Rasul-ü zî Şân’ın beytinin ehlinden olmak, dünya nimetlerinden mahrum olmak demekti. Hz. Fatıma en kutlu buselere mazhar olmuş avuçları ile kuyudan suyu bundan sebep çekti. Mekke’nin azılı müşriklerinin haberlerini can siperane Efendimiz’e ulaştıran Hz. Abbas da, peşinde müşrik müfrezesi Habeşistan çöllerinde aç susuz yol alan Cafer b. Ebi Talib de Ehl-i Beyt’tendi. Ehl-i Beyt’in aslan neferleri ehliyetlerini ve hünerlerini en tehlikeli işlerde sergilemişti.
Mekke’nin fethinde de Medine’nin bereketli günlerinde de hep en layık olana işler tevdi edildi. Kabe’nin anahtarları ile sidane görevi Osman bin Talha’ya ve ailesine bu yüzden verildi. Bundan sebep Ebu Zerr Gıfari’den riyaset esirgendi. Üsame bin Zeyd’in; Mekke ve Medine’nin ciğerparelerinin nefer olduğu orduya komutanlığının hikmeti, cesareti ve ehliyetiydi.
Efendimizin dizi dibinde yetişen ashab radiyallahu anhüm, O’ndan sonra bu minval üzere devam etti. Hz. Ali’ye çift mum yaktıran, Hz. Ömer’i gece yatağında uyutmayan, eğri kılıçlarla düzeltilmeye şükrettiren, oğlu Abdullah’ı hilafetten men ettiren; emanetin ağırlığıydı. Bu şuurla at koşturan nice ehil komutanlarla nice şehirler fethedildi, nice ehil âlimlerle nice beldelere din-i mübin tebliğ edildi, nice milletler Müslümanların adaletine sığınıp İslam’la şereflendi.
İmam Hatip davasına gönül vermiş yol arkadaşlarım,
Mülke nizam veren vezirler, mekâna anlam yükleyip süsleyen mimarlar, kubbeleri göz nurlarıyla ilmek ilmek işleyen hattatlar, mihrapların hakkını veren imamlar, atlarını dörtnala yedi kıtaya süren mücahit süvariler, huzura varan her kula adalet dağıtan kadılar, medreselerde ilmin onurunu yücelten müderrisler, bilgi ve hikmet talebindeki talebeler, evladına evvela edep sunan ebeveynler, pazarda terazinin hakkını veren tacirler ve tahtından çok atının sırtında hayat süren adil sultanların miras bıraktığı bir medeniyete sahibiz.
Dün olduğu gibi bugün de yarın da işi ehline, makamı layık olana vermek en güncel ve mühim meselemizdir. İşlerimizde liyakati öncelemek bir tercih değil Allah’ın bizlere emridir ve zarurettir. Ehliyet velev ki ehl-i kitap bir mimarbaşında tezahür etsin bizim için müsavidir. Payitahtın gerdanına en güzel camileri ve sarayları inşa etmesi için görev ona tevdi edilir. Ümmetin halifesinin sıhhati icabında gayr-i Müslim bir tabibe emanet edilir. Layık değilse, emaneti yüklenmede acziyet göstermişse, hanedan üyesi olsa da mahrum edilir. Ehil olmayana emaneti yüklemek, yüklenen kişi için de bir eziyet ve zulümdür.
Kardeşlerim,
Milyonlarca mensubu bulunan imam hatip davasının gönüllü erleri,
Bulunduğunuz her zamanda ve zeminde, ehliyet ve liyakat arayışınız şiarınız olsun. Üstlendiğiniz görevlerin hakkını vermeden, bilâ bedel sarfettiğiniz çabanın bereketini görmeniz mümkün değildir. Unutmayın ki liyakat beraberinde asaleti de barındırır. Asil insanlarda sürekli bir talep hali tezahür etmez. Talep edenden ziyade layık olana görev verilince, hem dünya hem de ahiret saadeti mukadder olur.
Vakıf medeniyetimizin devamı mesabesinde olan derneklerimizde layıkıyla ve büyük bir çabayla görev alan çok kıymetli kardeşlerim.
Medeniyetimize ve bize kin besleyen her zümre, dün olduğu gibi bugün de bizleri en süfli okları ile hedef alacaklardır. Hak etmediğimizi almakla, layık olmadığımıza talip olmakla suçlayacaklardır. Siz ve sizler gibi yüzbinlerce gönül eri; işinden, ailesinden, vaktinden, sıhhatinden feragat ederek vakıf ve dernek hizmetlerini icra ediyorsunuz. Harama el uzatmadan, size emanet edilenin hakkını verebilmenin endişesini yaşıyorsunuz. Buna rağmen sizlere iftira edecekler, sizleri bu hayırlı amelleri yapmaktan alıkoymak isteyecekler. Müsterih olunuz. Yılgınlık göstermeyiniz. Hak gelmiştir, güneş doğmuştur. Batıl binlerce defa zail olmuştur. Yine olacaktır.
Bizler yapageldiğimiz gibi işlerimizi layıkıyla ortaya koymaya devam edeceğiz. İmam Hatip sıralarında eğitim gören yüzbinlerce öğrencimizi hayrın her alanında ehliyetli bir şekilde geleceğe hazırlayacağız. Layık oldukları ilgi ve alakayı onlardan esirgemeyip, onları en mühim emanetler olarak göreceğiz. Allah’a layık kul, Efendimiz’e layık ümmet, İslam’a layık bir nefer, anne-babalarına layık hayırlı evlat olabilmeleri için 61 yıldır yapageldiğimiz gibi çalışmaya devam edeceğiz.
Rabbim bizleri kendisine layık kullardan kılsın. Hak etmediğimiz makamların imtihanından bizleri korusun. Rızasına mazhar olan mutmain müminler zümresine katsın. Samimiyetle, bilgiyle ve hikmetle, liyakatle ve ehliyetle ifa edeceğimiz nice vazifeler nasip etsin. Adaletten ve hakkaniyetten ödün vermemize müsaade etmesin.