2017 Samimiyetle Altmış Sene

Merakla başlayan korku dolu ve zorlu bir hikayeydi Adem aleyhisselamın serüveni. Nasuh bir tövbe getirdi Rahmân’ın merhametini. Hz. Nuh,  münkir gözleri hayrete düşüren bir teslimiyetle, dağın tepesinde yaptı gemiyi. Kâbe’nin duvarları, İbrahim Peygamberin samimi ellerinde yükseldi.  Yusuf aleyhisselamı karanlık bir kuyuda yakaladı teslimiyet testi. Zifiri zindanlardan alıp sultanın sarayına götüren, gömleğini arkasından yırttıran samimiyetiydi. Ve samimi bir intizar nura gark etti Yakub’un kuruyan gözlerini. Gönülden bir teslimiyetle vurunca suyun bağrına âsâyı Mûsa, Kızıldeniz yol verdi. Talut’un bir avuç samimi neferi, Calut’un nice ceberrut askerini yendi.

Ve bir gün âlemlerin Efendisi: “Din samimiyettir!” diye buyurdu. Ashâb-ı güzîn sordu: “Yâ Rasulallah kimin için?” Allah’ın Elçisi cevap verdi: “Allah için, kitabı için, Elçisi için, Müslümanların ileri gelenleri için ve cümle Müslümanlar için.” Bir başka seferde, bu kez Mescid-i Nebi’de, Cibril-i Emin’in sualiyle samimiyetin sınırlarını çizdi: “Allah’ı görüyormuşçasına ibadet etmendir. Her ne kadar sen O’nu görmüyorsan da O seni görüyor!” hakikatini bilmendir.

Ve zamanın ahirinde bir vakitte, Kutlu Nebi’nin işaret ettiği hakikate, kalbinin en müstesna köşesinde yer verme niyetinde bir nesil geldi. En ücra yamaçlara ektiler tohumları Nuh misali. Kuş uçmaz, kervan geçmez beldelerde İbrahimî bir teslimiyetle attılar temelleri. İçlerinden hakikate götüren imamlar, Hakk’a çağıran hatipler çıksın diye belki, “İmam-Hatip” konuldu isimleri.

Rahman’ın va’di gereği: Yalçın kayalardan yol bulan, ırmaktan bir avuçla suvaran, ahireti dünyadan daha fazla arzulayan, rüyaları hayırla yorumlayan, zaferi muştulayan samimi ÖNDERler çıkıverdi aralarından.

Ve bugün; memleketin her köşesinde, doğusundan batısına yayılan her mektepte, kuzeyinden güneyine uzanan her mezun derneğinde, yüzbinlerce imam hatip sevdalısı yürek;  hiçbir süflî hesap yapmadan, harama bulaşmadan, kibre kapılmadan, hikmeti elden bırakmadan, ümmete gözlerini kapatmadan, mazlumun yanından ayrılmadan yürümeye devam ediyor.

Biliyorlar! Samimiyet yoksa cihad; cinayettir. Samimiyet yoksa infak, eksilmektir. Samimiyet yoksa ilim, kibre sebeptir. Samimiyet yoksa ibadet, nefse yazık etmektir. Samimiyet yoksa servet, kendine eziyettir. Samimiyet yoksa makam, davaya halel getirmektir.

İşte şimdi, altmış yılın bereketinin hikmetine, Rahman’ın tecelli eden merhametinin sebebine, kutlu öncülerin geriye bıraktıkları tek servete; niyet ediyorlar samimiyete!  

Altmış sene önceki besmeleyle, istikamet üzere, Samimiyetle nice altmış seneye…

Paylaş