Yeni Ortaöğretim Tasarımının Değerlendirilmesi
Yeni Ortaöğretim Tasarımının Değerlendirilmesi
Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’un açıklamış olduğu yeni ortaöğretim tasarımına baktığımızda; ders sayılarındaki azalma, öğrencilerin istedikleri dersleri seçebilmeleri, portfolyo sistemi, okutulacak yeni dersler, yaparak yaşayarak öğrenme ortamları, sertifikalar, rehberlik sisteminin önemle vurgulanması, olumlu unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle ders saatlerinin azaltılması, akademik ders yoğunluğunda boğulan bundan dolayı da kendi gelişimi için zaman bulamayan gençlerimiz için olumlu bir karar olarak değerlendirilebilir. Gerçekten öğrenciler yıl içinde bu kadar fazla ders aldıkları için görmüş oldukları konuları ezberlemekten öteye geçemiyorlar. Bu durum da bilginin kalıcı olmasını ve içselleştirilmesini engellemektedir. Ezberlenen bilgi unutulmaya mahkumdur. Bundan dolayı öğrenci okulda öğrendiği bilgiyi hayatında da kullanma imkanı bulamamaktadır.
Seçmeli derslerle ilgili yapılan yenilik ve öğrencinin isteği doğrultusunda ders seçmesi geçmişte denenmiş “Kredili Sistemi” akla getiriyor. Burada karşımıza uygulamada iki sorun çıkabilir. Birincisi, okulların öğretmen kadrolarının yetersizliği öğrencinin her istediği dersi alabilmesine imkan vermeyebilir. Tıpkı şimdiki sistemdeki gibi. Örneğin, 10 ve daha az öğrencinin seçtiği derslerde uygulama nasıl oluşacak? Okul idaresi bu noktada “zorunlu seçmeli” yöntemini uygulayarak bu engeli aşmak isteyecektir, bu da getirilen yeni tasarımın ruhuna aykırıdır. İkincisi ise öğrencilerin sınav endeksli düşünmelerinden dolayı seçilen derslerin sınava katkısı ön planda olduğu için bunun dışındaki derslerin öğrenci için bir önemi kalmamaktadır. Fakat 2024 yılındaki sınavın içeriğinin nasıl olacağı, hangi dersin üniversiteye yerleştirme etkisinin ne olacağı seçmeli derslere olan bakış açısının değişmesinde etkili olacaktır. Bu konuda sayın bakanımızda ‘Üniversite sınavına hazırlanmakla üniversiteye hazırlanmak çok başka şeydir’ demesi belki buna bir işaret olarak görülebilir. Görünürde ideal ve esnek olan bir lisenin ardından konulacak üniversite sınavının nasıl olacağı ciddi bir soru işareti olarak merakla beklenmektedir.
Bu tasarıma ve konulan yeni derslere uygun öğretmen profilinin yetiştirilmesi de şu an için bir soru işareti olarak karşımızda durmaktadır. Ayrıca ders saatlerinin azaltılması da norm fazlası birçok öğretmene sebebiyet verecektir. Sistem kendi içinde ciddi bir öğretmen eğitimi zorunluluğunu ve organizasyonunu getirmektedir. Bununla birlikte Eğitim Fakültelerinde yetiştirilen öğretmen adaylarının da bu yeni sisteme adapte olabilmelerine yönelik ders revizyonlarına ihtiyaç olduğu görülmektedir.
Öğrenciler üniversitede veya gelecekte ne yapmak istedikleri ile paralele ders havuzu oluşturarak yeteneklerine ve ilgi alanlarına göre seçimler yapacaklar. Temel düzeyde Matematik eğitimi alındıktan sonra örneğin, sanat ve sosyal bilimler okumak isteyen bir öğrenciye zorla ileri seviye matematik öğretmenin bir anlamı yok. Bu da öğrencilerin geleceklerini tasarlarken sorumluluk almalarına neden olacaktır.
Hayal-Etkinlik-Yaşam (HEY) temalı etkinlikler, bakıldığında öğrenciyi hayata hazırlamakta, sosyal yönlerini ve yeteneklerini geliştirmesinde çok güzel düşünülmüş faaliyet alanlarını kapsamaktadır. Yalnız burada özellikle metropollerdeki birçok ilçede (en kalabalık şehrimiz olan İstanbul’da) derslik sayısın yetersiz olmasından dolayı önümüzdeki yıl için ikili eğitimin düşünülmesi, okullarda fiziki yetersizliklerin olması, birçok okulun spor ve sanat etkinliklerinin yapılacağı mekanlarının olmaması bu etkinliklerin uygulamasında sıkıntı oluşturabilir. Bundan dolayı bu sıkıntıyı yaşayacak olan bölgelerde derslik sayısının ivedi olarak artırılması, okulların etkinliklerin sağlıklı bir şekilde yapılmasının sağlanması, olmuyorsa da bu konularda yerel belediyelerden destek alınmasında fayda olacaktır.
SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
Ortaöğretim tasarımında önemle vurgulanan bir başka husus ise rehberlik çalışmaları bilhassa mesleki rehberlik alanıdır. Liselerde kurulması düşünülen Kariyer Ofisleri için öğretmenlere 120 saatlik sertifika programının üniversiteler tarafından verileceği söylenmektedir. Mesleki rehberlik çalışmaları halihazırda Psikolojik Danışma ve Rehberlik-PDR uzmanlarında yapılmaktadır. Bu alana farklı branşlardan öğretmenlerin kısa sürede yetiştirilerek istihdamı gayet sakıncalıdır. Kariyer danışmanlığı aynı zamanda bir psikolojik danışmanlık sürecidir. Öğrencinin geleceği ile ilgili karar alacağı böylesine kritik bir evrede uzman olmayanların bu süreçte etkili olma ihtimali bile düşündürücüdür. İnsanın hayatını etkileyen en önemli unsurlardan biri olan kariyer seçimi ile ilgili olan kararda profesyonel olmayan kişilerden destek alınması yeni sistemin temel felsefesi olan nitelikli insan yetiştirme vizyonuna da aykırı düşmektedir. PDR alanındaki bakanımızı, böyle bir uygulamaya onay vermemesi konusunda bir kez daha düşünmeye davet ediyoruz.
Son olarak; İmam Hatip Okullarının (İHO) yeni ortaöğretim tasarımından nasıl etkileneceği konusunda konuşmak için daha erken sayılabilir. İHO müfredatını ve işleyişini yöneten birim Din Öğretimi Genel Müdürlüğüdür. Biz STK olarak gözlem ve tespitlerimizi raporlaştırıp ilgili ve yetkili birimlerle paylaşırız. Malum süreçte de İHO ve din eğitiminin geliştirilmesi ve zarar görmemesi için yakın takipte olacağımızı ifade ediyoruz. Din eğitimi alanındaki seçmeli derslerin başka derslerin gölgesinde bırakılmaması, İHO’lardaki ders düzenlemelerinin isabetli olması hususunda sürecin takipçisi ve müdahili olacağız.